shape
    shape

    KAZAKİSTAN'IN TARİHÎ MİRASI

    KAZAKİSTAN'IN TARİHÎ MİRASI

    HOCA AHMET YESEVİ TÜRBESİ

    Hoca Ahmet Yesevi’nin Türkistan'daki türbesi, Ortaçağ mimarisinin seçkin bir örneğidir. Hoca Ahmet Yesevi 1093 ve 1166 yılları arasında yaşamış bir Türk şair ve ilk Türk mutasavvıftır. Hoca Ahmet Yesevi'nin vefatından sonra mezarının bulunduğu yere küçük bir türbe yapılmıştır. 12. yüzyılda yapılan küçük türbe yerine, yeni bir türbe yapımına 1389 yılında Timur'un emriyle başlanmıştır. Timur, Şiraz'dan mozaik, İsfahan'dan taş ve sıva ustaları getirtmiştir. Yapının mimarı İran'dan Hâce Hüseyin Şirazi'dir. Türbe, 1389 ve 1405 yılları arasında inşa edilmiştir.

    Türbenin ana girişi 18,2 x18,2 m boyutlarındadır. Ana bölüm Kazandık olarak bilinir. Bu bölüm, Orta Asya'daki en büyük kubbe olan 18,2 m çapında bir tuğla kubbe ile kaplıdır. Kazandık bölümünün ortasında, dini amaçlar için kullanılmış olan Tai Kazan adında devasa tunç bir kazan vardır. Hoca Ahmed Yesevi'nin sandukası binanın sonunda, lahit bölümünün tam ortasında yer almaktadır. Mezar bölümünün 28 m yüksekliğinde kubbeli bir çatısı vardır. Kubbenin dışı, altın desenli altıgen yeşil sırlı çinilerle kaplıdır. Hoca Ahmed Yesevi Türbesi'nin dış duvarları çini ve hat sanatının son derece seçkin örnekleri ile bezelidir.

    Türk-İslam kültür ve medeniyetinin ortak hazinesi ve kültür değeri olan bu yapının restorasyonu, TİKA tarafından 1993-2000 yılları arasında yaptırılmıştır. 2003 yılında UNESCO tarafından dünya mirası listesine dahil edilen Hoca Ahmed Yesevi Türbesi müze olarak ziyarete açıktır. Bu yapı hem Hoca Ahmed Yesevi'nin ebedi istirahatgahı olması hem de önde gelen Kazak Hanlarının buraya defnedilmiş olması sebebiyle dini ve tarihi açıdan oldukça önem arz etmektedir. 

     

    AKMEŞİT EVLİYA MAĞARASI

    Türkistan bölgesindeki Baydibek ilçesinin Akmeşit köyünde bulunmaktadır.

    Kireçtaşı kayalık tabakasında oluşan oyuk mağara 254 m uzunluğunda, 65 m genişliğinde ve 25 m yüksekliğindedir. Zaman zaman kabuktaki deliklerden su damlamaktadır. İçeriden çember bir yurdun çatısına benzemektedir.

    Çocuk sahibi olamayan bazı çiftler ve hasta insanlar geceyi mağarada dua ederek geçirmektedir.

     

    AKSUMBE KULESİ

    Kule, Suzak ilçesine bağlı Aksumbe köyünde bulunmaktadır. Tarihi kaynaklara göre XIII. yüzyılda inşa edilmiştir. Deşt-i Kıpçak kabilesi tarafından gözetleme kulesi olarak inşa edildiği yazılmaktadır. Kule yüksek bir yerdedir. Kule yüksek bir yerdedir. Günümüz mevcut korunmuş yüksekliği 11 m büyüklüğünde kerpiçten yapılmıştır. İçerideki çamurdan yapılmış merdivenleri silinmiş olup sadece merdivenlerin yerleri gözlemlenmiştir.

    1946'da akademisyen A. Margulan ile 1947'de arkeolog E. Ageeva ve G. Patsevich tarafından yönetilen bir arkeolojik ekip şehir hakkında araştırmalar gerçekleştirmiştir. Araştırmacılar, şehirde bulunan çanak ve çömleklere dayanarak kent insanlarının X-XIV yüzyıllar arasında yaşadığını belirlemişlerdir. Kule, benzersiz mimarisiyle turistlerin ilgisini çekmektedir.

     

    ALKOJA ATA TÜRBESİ

    XII-XIII. yüzyıllarda inşa edilen türbenin ana yapısından sadece mezar taşı günümüze kadar ulaşabilmiştir. 1998-1999 yıllarında türbe "Kazrestavratsiya" tarafından yeniden inşa edildi. İki kubbeli türbe mezarlık, türbe ve camiden oluşmaktadır. Mezarlıkta 5 adet mezar bulunmaktadır. Bunların Ata’nın çocuklarının mezarları olduğu söylenmektedir.

    Halk efsanelerine ve hikâyelerine göre Alkoja Ata, Hoca Ahmet Yesevi'nin damadı, yani Gavhar Ana'nın eşiydi. Bu dönemde ilmi ve adaleti yaydı. Yöre halkı aynı zamanda Ata’ya "Ali Hoca" veya "Ali Hoca Amir Diwana (Mecnun)" derler. Alkoja Ata'nın türbesi üzerine inşa edilen türbe, günümüzde hac yeri ve cami haline gelmiştir.

     

    APPAK İŞAN CAMİİ

    Bu yapı, Baydibek ilçesinin Şayan köyünde yer almaktadır. Başlangıçta birçok kişinin yardımıyla bu cami yerine küçük bir tuğlalı cami inşa edildi. Appak İşan Medresesi bir (П)  harfi olarak düzenlenmiştir. Medrese 4 eğitim, 3 koridor, 25 çalışma odası olmak üzere toplam 32 odadan oluşmaktadır. Medrese tek katlıdır. 50x50 m toplam alana ve 3x6 m oda büyüklüğüne sahiptir. Her odaya giriş bir kemer ile dekore edilmiştir. Odaların kapıları ahşaptır. Kapıların üstünde küçük pencereler bulunmaktadır.

    Bu yapı, mimari bir anıt olarak turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir.

     

    ARISTAN BAB TÜRBESİ

    Türbe, Otrar Bölgesi’ndeki Kogam köyünün 3 km kuzeybatısında yer almaktadır. Türbe, Hoca Ahmet Yesevi'nin manevi hocası olan Arıstan Bab’ın (Arslan Baba) mezarlığı üzerine inşa edilmiştir. Türbenin ilk inşaatı XIV-XV yüzyıllarına aittir. Yapıdaki oyulmuş ahşap sütunlar günümüze kadar korunmuştur. Türbe, 18. yüzyıldaki depremde (1909 yılında) yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir.

    1971 yılında yeraltı sularının etkisiyle türbe yıkılmış ve yöre halkının çabalarıyla tekrar inşa edilmiştir. Bölgede büyük bir turizm değeri bulunmakta; hac, konaklama, kurban için özel alanlar yer almaktadır. Türbe ve çevresi, hacıların yıl boyunca konakladıkları mekânlardan birisidir.

     

    BABA TÜKTİ ŞAŞTI 

    Sozak ilçesinin Kumkent Köyü yakınlarındaki Jılıbulak bölgesinde yer almaktadır. Baba Tükti Şaştı Aziz, Kazak folklorunda yaygın bir imajdır ve Müslümanlar arasında bir aziz olarak kabul edilir. Efsaneye göre; Baba Tükti Şaştı Aziz, Orta Asya ve Kazakistan'da bir İslam vaizi olan İshak Bab'ın çağdaşı ve yoldaşıdır.

    Aziz mezarlığındaki türbesi, yanmış tuğlalardan inşa edilmiştir. Cephe kompozisyonuna sahip tek bölmeli bir mezardır. Yuvarlak boyun üzerine oturtulmuş dörtgen bir kubbe ile çevrilidir. Cephe düz, süssüz, sığ ve oyuk olup ortada bir giriş, her iki tarafta küçük bir kabartma kulesi bulunmaktadır. İçyapıda kare evin çekirdeğinde sivri kemerler bulunmaktadır. Kubbe bu kemerler üzerine oturtulmuştur. Evin ortasında tuğladan oluşan mezar taşı yer almaktadır. Ayrıca, bir şamdan, özel bir türbe, konaklama odaları ve bir sunak bulunan bu yapı, halk arasında hac yeri olarak bilinmektedir.

     

    BAYDİBEK Bİ TÜRBESİ

    Baydibek Bi Türbesi, Türkistan'ın Baydibek ilçesindeki Baydibek Ata köyünde yer almaktadır. 1966 yılı Baydibek Karashauly'nın Karahanlı Hanlığı dönemi örneğindeki Balabogen Nehri'nin yüksek kıyısında, uzun süre korunmuş olan antik mezarın kubbesi yeni bir tarzda yeniden inşa edildi. Baydibek Ata Türbesi'nin yapımına Semerkant, Taşkent, Sairam, Çimkent’ten ustalar katılmıştır.

    Baydibek Bi Türbesi’nin bir odasına Kazakistan Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Nursultan Abişulı Nazarbayev tarafından beyaz mermerden yapılmış 6 ton ağırlığında bir beşik heykeli yerleştirilmiştir.

    BİRLİK ANITI

    Birlik Anıtı, Kazak halkı için bir refah ve birlik kaynağıdır. Birlik anıtı geniş anlamıyla geniş nefesli anıtsal kompozitsiya, o üç köşeden üçgen ve üç Hanın kişiliklerini tasvir ediyordu. Onun bu ünü Kazakistan'ın farklı bölgelerine yayılmış gibi: Syrdarya'da - batıda, Karatau Dağları'na - kuzeyde, Kazygurt Dağları'na ve güneydoğuya. Stela’nin her iki yanında üç büyük atanın sözlerinin yazılı olduğu plaketler vardır. Anıt 28 metre yüksekliğinde ve 8 metre genişliğindedir.

    19 Eylül 1997'de anıtın inşası tamamlanmış ve açılış törenine Kazakistan Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Nursultan Abişulı Nazarbayev katılmıştır.

    DOMALAK ANA TÜRBESİ

    Domalak Ana Türbesi defalarca yıkılmış, inşa ve tadilat işlemi görmüştür. Domalak Ana’nın torunu Dulat tarafından Buhara'dan Abdullah Şeri adlı usta getirtilip 1456 yılında türbe ilk kez inşa ettirilmiştir. Türbe, 1957 yılında yenilenmiştir. 1996-97 yıllarında bireysel girişimcilerin sponsorluğunda ünlü mimar Sain Nazarbekulu tarafından yeniden tasarlanan türbe tekrar inşa edilmiştir.

    Mangistau'dan özel olarak getirilen yeni beyaz taşlar ile 12 metre yüksekliğinde sekiz yapraktan oluşan örgülü ana bölüm üzerine bir kubbe monte edilmiş ve bu yeni inşasıyla türbe önemli değişikliklere uğramıştır.

     

    ESİM HAN TÜRBESİ

    Esim Han'ın türbesi, Türkistan kentinde yer alan ve XVII. yüzyıldan beri korunmuş mimari bir anıttır. Hoca Ahmet Yesevi Türbesi'nin batı kulesinin 12 m güneyinde yer almaktadır. Türbe, Kazak Hanlığı hanı Esim Han'ın türbesi üzerine inşa edilmiştir. Yıkılan türbenin muhtemelen 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başlarında yıkıldığı düşünülmektedir.

    Türbe bir meydanda (9x9 m) yanmış tuğlalardan yapılmıştır. Ana cephe bir portal şeklindedir. Cepheler geometrik süslemeler şeklinde süslenmiştir. Türbenin güneydoğu tarafında bir girişi vardır. Korunan duvarın genişliği 1,2 m'dir. Bu da yüksek bir kubbenin kaldırılmasına dayanabileceğini göstermektedir. Zemin kare fırın tuğlaları ile kaplanmıştır. Türbenin korunan kısmı 2000 yılında yenilenmiştir.

     

    GAVHAR ANA TÜRBESİ

    (XII-XIV yy.) Türkistan'ın 4 km güneyinde, Türkistan-Şauldir karayolunun 400-500. metresinde, sol tarafta yer almaktadır. Yaklaşık 20 metre genişliğinde küçük bir tepe şeklindedir. İlk mezar yıkık, çatısız, dört köşeli bir duvardan oluşmaktadır. 1990'larda mezarın yanında üç odalı bir mezarlık binası inşa edilmiştir. Türbenin boyutları 9 m, dört yanının yüksekliği 6 m, tek katlı bir yapıdır. Toplam arazi alanı 8.0 hektardır.

    Gavhar Ana, büyük şair ve düşünür Hoca Ahmet Yesevi'nin kızıdır. Gavhar Ana ile ilgili efsanelere göre, kendine özgü iyileştirici özellikleri vardı. Türbenin yakınında hala iyileştirici özelliklere sahip birçok artezyen kuyusu bulunmaktadır.

     

    İSHAK BAB TÜRBESİ

    Anıt, Suzak ilçesinin Baba Ata köyünün kuzey eteklerindeki bir mezarlıkta bulunmaktadır. Baba Ata (Iskak Bab), Türkistan bölgesinin en etkili din adamlarından birisiydi. XIX. yüzyılda tespit edilen yıkılmış mezarının başına yeni bir türbe inşa edilmiştir. Yapının toplam boyutu 21x13 metredir. Çatı iki kubbeli tuğla ile örülmüştür. İç mekânlar sıvalı ve duvarlar mihraplarla süslenmiştir.

     

    İSMAİL ATA TÜRBESİ

    İsmail Ata'nın türbesi, Türkistan’ın Kazıgurt ilçesine bağlı Turbat köyündeki eski mezarlıkta bulunmaktadır. Türbe tek kubbeli tuğladan yapılmıştır. Kubbenin üzerinde ceviz ağacından bir direk vardır. Kubbenin toplam boyutu 10x12 m, yüksekliği 6 m'dir. 2006 yılında Kültürel Miras Programı kapsamında yeniden yapılanma çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

    Büyük Fars şair Abdrakhman Jami “Nasaimul-Muhabbat Min Şamail-Futuvat” adlı kitabında İsmail Ata'nın Türk alimi Hoca Ahmet Yesevi'nin küçük kardeşi İbrahim'in oğlu olduğundan bahsetmektedir. Türbe, X-XI. yüzyıllarda yaşayan İslam tasavvufunun önde gelen temsilcisi Şeyh İsmail Ata'nın onuruna inşa edilmiştir. Türbe ilk olarak XI. yüzyılda inşa edilmiştir. XIV-XV. yüzyıllarda Timurlu Hanedanlığı döneminde türbe yeniden inşa edilmiş ve mimari bir komplekse dönüştürülmüştür.

     

    İŞHAN BAZAR CAMİİ

    Ordabası ilçesine bağlı Akkoylı köyünde yer alan bu yapı, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında ve yirminci yüzyılın başlarında Buhara'da otuz yıldan fazla din eğitimi alan ve İşhan unvanını kazanan Egember tarafından yaptırılmıştır. İlk başlarda burada modern, dini, sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlenmekteydi. Her hafta insanlar pazarda toplanmakta, bayramlarda güreş ve yarış gibi milli oyunlar izlenmekteydi. Anıtın "İşhan Bazar Camii" olarak anılmasının nedeni budur. Sonraları yerel aşiretler sebebiyle "Akkoylı Medresesi" adını almıştır. İşhan-Bazar cami yanmış kerpiçten yapılmıştır. Çatının kubbeleri ve duvarları, zamanının tarzını yansıtmaktadır. Cami, girişte büyük bir salon ve 13 küçük odadan oluşmaktadır.

    Günümüzde önemli bir mimari anıt olarak turistlerin ilgisini çeken bu yapının, modern bir restorasyona ihtiyacı vardır.

     

    KARABURA TÜRBESİ

    Türbe, Suzak ilçesine bağlı Suzak köyünün orta kesiminde yer almaktadır. Karabura, XI.-XII. yüzyıllarda yaşamış bir Oğuz-Kıpçak dini figürü ve azizidir. Genç Jüz'ün Tama boyundan gelmektedir. Şu, Talas, Sırdarya, Volga ve Ural nehirlerinde yaşamıştır. Karabura, Sahra geleneklerini ihlal etmeden İslam'ın ve inançlarının yerleşmesine yardımcı olmuştur. Tasavvufun büyük temsilcisi Hoca Ahmet Yesevi ile ilgilenmiştir..

     

    KARAŞAŞ ANA TÜRBESİ

    Sayram, yerleşim bölgesi olan Çimkent'in orta kesiminde yer almaktadır. Bu tür yapılar Orta Çağ'ın sonlarında Güney Kazakistan topraklarında yaygındı. Aslen XIII. yüzyılda inşa edilmiştir. Daha sonra zamanın ve doğal koşulların etkisiyle yıkılmış ve birkaç kez yeniden inşa edilmiştir. Yeni türbe, XIX. yüzyılın ortalarında yapılmıştır.

    Ana Karaşaş'ın gerçek adı, ünlü Sayram Musa Şeyh'in kızı Ayşa Bibi idi. Ayşe Bibi'nin yaşadığı XI. yüzyıl bölgede bilim, sanat ve kültürün geliştiği bir dönemdi. Büyük âlim Hoca Ahmet'in annesi olan Karaşaş Ana, zamanının en açık fikirli, kibar ve eğitimli kadınlarından birisiydi. Karaşaş Ana tüm Türk dünyası tarafından saygı görmektedir. O bir iffet sembolü olarak kabul edilmektedir. Efsanelere göre, Karaşaş hastalıkları iyileştirebilen ve rüyaları yorumlayabilen biri kişidir. Bundan dolayı halkın arasında oldukça ünlenmiştir. İslam'ın temelleri olan Kuran'ı ezbere bilmekteydi. İslam kaidelerini halk arasında yaymayı başarmıştır. Ayşe Bibi'nin bu nitelikleri sebebiyle halk ona saygıyla " Karaşaş Ana" demiştir.

     

    KAZIGURT DAĞI

    Çimkent'in 35 km güneyinde yer almaktadır. Kuzeydoğudan güneybatıya 55 km boyunca uzanır. Uzunluğu 22 km ve arazi 10 km'dir. En yüksek nokta, sırtın doğu kesiminde (1768 m) yer almaktadır. Alçak bir dağ olmasına rağmen dünyanın en kutsal dağı olarak kabul edilmektedir. Geçmişte dünya sular altında kaldığında sadece Kazıgurt dağı su yüzeyinde kalmıştır.

    Kazıgurt dağının zirvesinde batı tarafında daha az düzlük bir arazi vardır. Burada Nuh'un gemisinin olduğu söylenmektedir. Ülkemizin asırlık tarihinin dünyaya tanıtılması açısından Kazıgurt'un ziyarete açılması Kazak halkı adına oldukça önemlidir.

     

    KIRK KIZ 

    Kazıgurt ilçesindeki Ugam köyü girişinde yer almaktadır. Kırk Kız, tarihi ve doğal bir anıttır. Kazıgurt bölgesinde iki anıt bulunmaktadır. Uzun zamandır doğa tarafından yaratılan kutsal bir anıt olarak kabul edilmiştir.

    Efsanelere göre; savaş günlerinde düşman işgalciler, Karabağ sularında yüzen ve ülke dışına doğru dikkatsizce yürüyen 40 kızı görmüş ve kovalamışlar. Sonra kızlar Tanrı'ya "Bu ülkemi ve düşman üzerindeki toprağımı ezdirtmek yerine düşmanımızı ve bizi taşa çevirin!" diye yalvarmıştır. Kızların duası kabul olmuş ve düşman ordusu taşa dönmüştür. Bu yerin adı bundan sonra Karataş adıyla anılmıştır. Kızların birbirinden güzel süslemelerle eşsiz bir anıt haline geldiği söylenmektedir. Bu anıtlar, Turbat köyünün kuzeydoğusundaki Akkum Nehri'nin kaynağında bulunmaktadır. Şelaleye yakın, köye 5-6 km uzaklıktadır. 'Kırk kız' adı verilen ikinci taş heykeller Ögem mağara girişinde. Kazıgurt dağının güneydoğusunun 4-5 km uzağındadır. Efsaneye göre bu, kırk kızın taşa dönmüş görüntüsüdür.

     

     

    ORTAR

    Otrar bölgesindeki Talaptı köyünün güney ucunda, Arıs ve Sırdarya nehirlerinin birleştiği noktada yer almaktadır. Şehrin görünümü, Kazakistan ve Orta Asya'nın birçok Ortaçağ anıtına özgü nitelikler sergilemektedir.

    Kale ve Şahristan, 18 m yüksekliğinde beş köşeli bir tepe şeklindedir. Tepenin alanı 20 hektardır. Çevresi kale duvarları ile çevrilidir. Bazı kısımları hali hazırda da 75-80 derece dik açıdadır.   Duvarda, çıkıntı halinde yuvarlak tepeler şeklinde korunmuş kuleler bulunmaktadır. Duvarın arkasında, 2-3 m derinliğinde ve 10-15 m genişliğinde olan hafif eğimli geçit şeklinde bir hendek yer almaktadır. Şehre giriş üç kapıdan gerçekleşir. İkisi güney ve kuzeydoğu duvarlarında, diğeri ise batı duvarının merkezinde yer almaktadır.

     

    SAURAN

    XII. yüzyılda büyük bir ticaret merkezi olarak kurulan Kazakistan'ın en ünlü ortaçağ şehirlerinden biridir. Sauran hakkında ilk bilgiler X. yüzyıl eserlerinde bulunmaktadır. O zamanlar Sauran, Sırdarya havzasında önemli bir stratejik ve ticaret merkezi olarak biliniyordu. Bir Arap tarihçi olan Maqdisi, "Sauran, içinde cami bulunan yedi katlı bir duvarla çevrili büyük bir şehirdir" diye yazmıştır.

    Sauran, 17. yüzyılın sonlarında ve 18. yüzyılın başlarında zayıflamış ve 19. yüzyılın başlarında çökmüştür. Şu anda, 550-800 m'lik bir alana sahip dairesel bir alan olan Sauran’ın duvarlarının ve kulelerinin kalıntıları bulunmaktadır. Şehre kapılardan girebilirsiniz. Şehri çevreleyen duvarın dışında birçok kanalın izleri vardır. Araştırmalar, kentin VII - XVIII yüzyıllara ait olduğunu göstermektedir.

     

    ŞAMET İŞHAN MİMARİ KOMPLEKSİ

    Eski Karatau, kadim çağlardan beri insanların yaşadığı kutsal bir yerdir. Karatau'nun yamaçlarında yer alan Kentau şehri ve Karnak köyünde de birçok ortaçağ tarihi eseri bulunmuştur. Cami-medrese olan "Şamet İşhan" XVIII. yüzyılın sonlarında, 1789 yılında yerel halkı eğitmek amacıyla inşa edilmiştir. 1789'da küçük aksaray, 1876'da büyük aksaray inşa edilmiştir. Küçük sarayın altında bir yeraltı tapınağı vardır. Sıcak yaz günlerinde tapınak ibadet için kullanılmış, büyük saray bir cami ve öğrencilerin okuma-yazma öğrendiği ilk yer olarak hizmet etmiştir. Büyük sarayın içi, doğu mimarisinin güzel süslemeleriyle dekore edilmiştir. Medresede eğitim 1917'ye kadar sürmüştür.

    Sovyet döneminde bina çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. İşhan bir gün öğrencilerine ders verirken "Derhal bir kadın ve çocuğunun nehri geçmek için mücadele ettiği Karaçik Nehri'ne gidin" demiş. Öğrenciler nehirde bir kadın gördüklerinde şaşkına dönmüşler. Şamet İşhan mimari kompleksi, Kentau şehrindeki Karnak köyünün merkezinde yer almaktadır.

     

    TÜRKİBASI

    Türkibası ilçe merkezinde, Azattık köyü yakınlarındaki Turar Rıskulov köyüne 2 km uzaklıkta yer almaktadır. Efsanelere göre, Arıs ve Kulan nehirlerinin birleştiği yerde bulunan ve günümüzde Tulkubas olarak adlandırılan bölgenin eski adı Türkibası'dır. Adı, Batı Türk Hanlığı'nın başı olan Estemes Han ile ilişkilendirilmiştir. Yaklaşık 556'da Estemes Han, o zamanki Ekitau dağına bir çadır kurmuş ve bir şehir inşa etmiştir.

    Ünlü akademisyen V. V. Barthold, "Orta Asya'ya Bir İş Gezisi Raporu" (Moskova, ed. "Science", 1966) adlı çalışmasından öğrendiğimiz kadarıyla, 1893'te Tulkubas topraklarını ziyaret etmiş ve Tulkubas'ın yapay ve hatalı bir isim olduğunu keşfetmiş ve bilimsel olarak tercihinin Türkibas olduğunu ifade etmiştir.

     

    UKAŞA ATA TÜRBESİ

    Ukaşa Ata Türbesi, Türkistan'ın 35 km kuzeyinde, Babaykorgan’ın kuzeyinde yer almaktadır. Ukaşa adlı sahabe, İslam'ı ilk kez Kazak bozkırına getiren tarihi bir kişi olarak bilinmektedir. Ukaşa, Peygamberin sadık yoldaşları arasında yer alıyordu. Köken olarak Türk kabilelerinin birinden geldiği söylenir. Sovyet döneminde halkın tarihi zihninde “Gakaşa” ismi unutulmuş ve Ukaşa Ata, Ukaşa Evliya adı altında korunmuştur.

    "Ukaşa-Ata" ile ilgili halk efsanelerine göre; Ukaşa, Hz. Muhammed (SAV) Peygamber Efendimizin sahabesi ve Müslümanların askeri komutanı olmuştur. Ukaşa Ata kuyusunun başında, 4,5 metre çapında ve 3,5 metre yüksekliğinde, yurt benzeri küçük bir yapı bulunmaktadır. Kuyu derinliği 22-25 m'dir. Bütün Müslüman topluluklar, Allah’a dua etmek ve günahlarından kurtulmak için türbeyi ziyaret etmektedirler.

     

    UZUN BABA TÜRBESİ

    Uzun Ata ilçesinin Şardara ilçesinde yer almaktadır. XIV. yüzyılın sonunda Amir Temir'in emriyle inşa edilmiştir. Türbe tamamen yanmış tuğladan inşa edilmiştir. Boyunun uzun olması nedeniyle halk arasında "Uzın Ata" olarak bilinmektedir. Asıl adı Asan Ata’dır.

    Efsaneye göre; bölgede İslam'ı yayan ilk dindar Asan Ata'dır. Ақсақ Темірдің бас кеңесшіліерінің бірі ретінде қасында еріп жүрген. Hayatı boyunca halk tarafından sevildi ve bir din adamı, sosyal koruyucu ve aziz olarak görüldü.

     

     

    YESİ

    Kazakistan'ın V.-VI. yüzyıllarında inşa edilmiş en eski şehirlerinden birisidir. Şehir Türkistan topraklarında yer almaktadır. Arkeologlar, erken dönem Yesi'nin bulunduğu bölgenin şimdiki Kültöbe'ye karşılık geldiğini ortaya koymuşladır. Kültebe, ülkenin en eski şehirlerinden biridir. Kültöbe, 9 m yüksekliğinde ve 150x120 m alana sahip oval bir tepedir.

    Son yıllarda, anıtın topografyası önemli ölçüde değişmiştir. 19. yüzyılda Kültöbe platosu, Güney Rabat'ın tamamı gibi kale duvarlarıyla çevriliydi. Kültöbe, Ortaçağ Türkistanı’nın askeri sistemine dayanmaktadır.

     

    YUNUS MOZOLESİ

    XII. yüzyılda yaşamış olan Joseph-Junus-Yunus Ata'ya ithaf edilen türbe, Türkistan'ın Eski İkan köyündeki "Jusip Ata" türbesinde yer almaktadır. Türbe iki odadan oluşmaktadır. Güneydoğu kesimindeki mezarlık, XII. yüzyılda inşa edilmiş 4x4 metrelik bir türbe üzerine inşa edilmiştir. İkinci oda, kubbeli çatıya sahip bir türbe odasıdır. Duvarlar yanmış tuğladan yapılmıştır.

    Folklor anlatılarına göre Yunus, Ahmet Yesevi'nin yeğeniydi. Bazı kaynaklarda Yesevi’nin öğrencisi olduğu söylenmektedir.

     
    shapes
    shapes
    shapes